Yapay zeka veri merkezlerinin yaydığı hava kirliliğinin 2030 yılına kadar her yıl 1.300 erken ölüme yol açabileceği ortaya koyuldu. Fosil yakıt kaynaklı enerji sera gazı emisyonlarını artırırken, uzmanlar temiz enerjiye geçiş yapılması ve şirketlerin sorumluluk üstlenmesi gerektiğini vurguluyor.
Yapay zeka endüstrisini desteklemek için açılan veri merkezlerinden yayılan hava kirliliği, 2030 yılına kadar her yıl 1.300 erken ölüme neden olabilir.
Yapay zeka sunucularını ve bilgi işlem sistemlerini çalıştırmak için gerekli olan enerji, muazzam miktarda elektrik gerektiriyor.
Dünya Ekonomik Forumu’nun Nisan ayında yaptığı tahmine göre, yapay zekaya ayrılan bilgisayar gücü her 100 günde bir ikiye katlanıyor.
Ancak bu elektriğin büyük bir kısmı, sera gazı emisyonlarına neden olan fosil yakıtlardan elde ediliyor.Fosil yakıtlar, iklim değişikliğine katkıda bulunmanın yanı sıra solunum yolu hastalıklarına, kansere neden olabilen partikül maddelere, asit yağmurlarına, smoga ve su yollarının kirlenmesine yol açıyor.
Harvard Üniversitesi ve İngiltere’deki kurumların 2021 yılında yaptığı bir çalışmaya göre, fosil yakıt kaynaklı hava kirliliği dünya genelinde her beş kişiden birinin ölümüne neden oluyor.
Yapay zeka tabanlı veri merkezlerinin geleceği henüz belirsiz olsa da, şirketler etkileri azaltmak için nükleer ve temiz enerji kaynaklarına yönelmeye başlıyor.
Ancak bu etkilerin giderek artacağı tahmin ediliyor.İngiltere’de Enerji Bakanlığı’nın son tahminlerine göre, veri merkezlerinin enerji kullanımı 2028 yılına kadar iki veya üç katına çıkabilir.
Sadece geçen yıl, veri merkezleri Harvard ve UCLA araştırmacılarına göre en az 106 milyon metrik ton emisyona neden oldu; bu miktar, ABD iç hat uçuşlarının toplam emisyonlarına eşdeğer.
Rapor, Meta’nın Llama-3.1 dil modelini eğitmek için gereken enerjinin, Los Angeles ile New York arasında 10.000’den fazla araba yolculuğuna eşdeğer hava kirliliği oluşturduğunu belirtiyor.Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü (Caltech) Bilgi Bilimi ve Teknolojisi Direktörü Adam Wierman, “Bu teknolojiyi geliştirmeye devam ederken, olumsuz etkilerinin farkında olmamız, bunları ölçmemiz, minimize etmemiz ve bu etkilerin yükünü adil bir şekilde paylaşmamız gerekiyor.” dedi.
Raporda, teknoloji şirketlerinin enerji üretimi ve kullanımı nedeniyle neden oldukları hava kirliliğini raporlamalarının yanı sıra, hava kirliliğinden en çok etkilenen topluluklara tazminat ödemeleri öneriliyor.
Araştırmacılar, bu kirliliğin düşük gelirli toplulukları orantısız şekilde etkilediğini, ancak kirliliğin ilçe ve eyalet sınırlarını aşarak daha geniş alanlara yayıldığını belirtiyor.Araştırmalara göre, bazı bölgelerde bu veri merkezlerinin neden olduğu halk sağlığı maliyetleri, teknoloji şirketlerinin elektrik için ödediği ücretleri aşabilir. Bu maliyetlerin yıllık 20 milyar dolara yaklaştığı tahmin ediliyor.
Bu sağlık maliyetleri, Çevre Koruma Ajansı’nın geliştirdiği istatistiksel yöntemlerle tahmin edildi ve fosil yakıtlı enerji santralleri ve yedek dizel jeneratörlerin neden olduğu hava kirliliğinin bilinen epidemiyolojik risklerini içeriyor.