İlk olarak Yeni Zelanda ve Avustralya gibi ülkelerde ortaya çıktığı tahmin edilen uzun gelincik sendromu, kurumsal hayatta daha çok çalışan kişilerin hem ekip arkadaşları hem de yöneticileri tarafından görmezden gelinmesi durumu olarak açıklanıyor. Uzmanlar, iş hayatında kadınların erkeklere oranla daha fazla uzun gelincik sendromu yaşadığını öne sürüyor.
İş yerinde hedeflerinizi daha yükseğe taşımaya çalıştığınızda engelleniyorsanız ya da yenilikçi fikirleriniz sürekli olarak eleştiriliyorsa, uzun gelincik sendromuyla karşı karşıya kalmış olabilirsiniz.“Uzun gelincik sendromu” terimi, tarladaki en uzun gelinciklerin diğerleriyle eşit seviyeye gelmesi için kesilmesi metaforundan gelir. Bu benzetme, toplumsal düzeyde başarılarıyla öne çıkanları “aşağı çekme” ve herkesi “eşitleme” dürtüsünü sembolize eder. Hikayeye göre, Kral Tarquin’in oğlu Sextus, düşman şehri nasıl fethedeceğine dair babasından bir tavsiye ister. Tarquin, hiçbir şey söylemeden bahçesindeki en uzun gelinciklerin başlarını keser. Sextus bu sessiz eylemi, fethetmek istedikleri şehirdeki aristokratları ortadan kaldırma mesajı olarak alır ve başarılı olur.
Uzun gelincik sendromu, köklerini antik tarihe dayandırsa da, etkileri günümüzde hala devam ediyor.Alçakgönüllülüğe ve eşitliğe değer veren toplumlar, başarılı bireyleri “çok hırslı” veya “fazla iddialı” olarak damgalayabilir. Bu tür toplumlarda, bireylerin başarıları, toplumsal uyum için tehdit olarak algılanabilir.Özellikle bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik gibi alanlarda başarılı olan kadınlar, UGS’ye daha fazla maruz kalabilir.Tarihte grup uyumu, insan topluluklarının hayatta kalabilmesi için önemli bir unsurdu. Bu uyumu bozan ya da normlara uymayan bireyler, dışlanma veya cezalandırılma riskiyle yaşardı. Bu içgüdü, günümüzde de UGS’nin devam etmesine zemin hazırlıyor.Bazı iş yerlerinde yüksek performans gösteren çalışanlar, kıdemli meslektaşları veya yöneticileri tarafından dışlanabilirler. Bu tür bir dışlanma; kızgınlık, küskünlük, öfke gibi duyguları doğurabilir ve yüksek performanslı kişilerin kendilerine olan güvenlerini sarsabilir.
Bunun yanı sıra, “sahte mütevazılık” da bu sendromun bir yansıması olabilir. Başarılarını gizlemeye çalışan kişiler, olumsuz tepkilerden kaçınmaya çalışırken, iş yerinde kendilerini mutsuz ve değersiz hissedebilirler. Bu da potansiyellerini tam olarak ortaya koymalarına engel olur.Başarıyı kutlayan ve takdir eden insanlarla çevrelenmek, size moral verecek ve UGS’nin olumsuz etkilerinden korunmanıza yardımcı olacaktır. Dışsal onaylardan bağımsız olarak, kendi içsel motivasyonunuzu yüksek tutmak sizi daha dirençli hale getirir. Kendinize değer verin ve stresli durumlarla başa çıkmak için destekleyici bir ağ oluşturun.
Başkalarının başarılarını kutlayarak ve onlardan ilham alarak bu durumu tersine çevirebilirsiniz. Başarıyı hep birlikte elde edilen bir kazanım olarak görmek, hepimizin başarısına katkı sağlar. Eğer bulunduğunuz ortam sürekli olarak sizi engelliyorsa, başarıyı takdir eden ve sizi destekleyen başka fırsatlar aramaktan çekinmeyin. Potansiyelinizi en iyi şekilde ortaya koyabileceğiniz bir çevre, başarıya giden yolu açacaktır.