Muş’ta besiciler zorlu kış şartlarına meydan okuyor

Türkiye’de 1 milyon 200 bin küçükbaş hayvan varlığıyla önemli hayvancılık merkezlerinden biri olan Muş’ta besiciler, zorlu kış şartlarına rağmen mesleklerini bin bir zorluklarla devam ettiriyor.

Muş’un Karabey köyüne bağlı Kamiş mezrasında yüksek rakımlı köylerde besicilik yapan vatandaşlar, kış aylarının zorlu şartlarına rağmen hayvanlarının bakımını aksatmadan sürdürüyor. Sabahın erken saatlerinde uyanan çobanlar, önce sobalarını yakarak güne başlıyor.Sağlam bir kahvaltının ardından keçilere arpa ve saman vererek onların da yem ihtiyaçlarını karşılayan besiciler, hayvanlarını meşe dallarının yoğun olduğu bölgelere kar üzerinde götürerek besliyor. Keçilerin karda hareket kabiliyetinin yüksek olması, bu süreçte besicilerin işini bir nebze de olsa kolaylaştırıyor.Saatlerce karın içinde dondurucu soğukta hayvanlarıyla ilgilenen çobanlar, çoğu zaman bellerine kadar ıslanarak zorlu bir mücadele veriyor. Yanlarında yedek kıyafet taşıyan besiciler, yağışlı havalarda sık sık kıyafet değiştirerek soğuktan korunmaya çalışıyor. Öğle yemeklerini ise kar üzerinde kurdukları düzeneklerde hazırlayan çobanlar, günün sonunda hayvanlarını ağıllara getirerek samanla beslemeyi de ihmal etmiyor.
Köylerde ailelerinden uzakta yaşayan besiciler, yemek yapmaktan soba yakmaya kadar tüm ihtiyaçlarını kendi başlarına karşılıyor. Tüm zorluklara rağmen hayvancılık mesleğini sürdüren bu insanlar, bölgenin hayvancılık potansiyelini canlı tutarak ekonomiye katkı sağlıyor.Köylerde hayvancılık yaparak geçimini sağlayan besicilerden Abuzer Güngör, “Muş’un Karabey köyünde oturuyoruz. Ağabeyimle beraber hayvancılık yapıyoruz. İlkbaharın başlarında geldiğimiz yaylada kışın ortasına kadar kalıyoruz. Hayvanlarımızın doğumu yaklaşıyor. Burada tek yaşıyoruz. İki aylık kış sürecinde burada tek kalıyorum. Hayvanları sabah ahırdan bırakınca saman ve arpa veriyorum. Ondan sonra karın üstünde götürerek yazın topladığımız yaprağı ve hazırladığımız samanı veriyoruz. Söğüt dallarını veriyoruz. Tabii hayvancılık zor. Hayvanları karın üstünde gezdiriyoruz. Islanıyoruz bazen. Soğuk oluyor, kar yağıyor. Ama mecburuz hayvanları beslemeye. Belimize kadar kara batıyoruz. Tabii her zaman tedbirli geziyoruz. Ateşimiz olsun, yemeğimiz olsun her zaman yanımızda. Acıktığımız zaman ateşimizi yakıyoruz, çayımızı demliyoruz. Islandığımızda kıyafetlerimizi değiştiriyoruz. Yanımızda çorap olsun, elbiselerimiz olsun, her zaman fazladan bulunduruyoruz. Akşam saat 16.00 gibi hayvanlarımızı tekrar ağılın yanına götürüyoruz. Aç olurlarsa tekrar saman veriyoruz. Sonra eve gidiyorum. Tek olduğum için ateşimi yakıyorum, yemeğimi hazırlıyorum. Sabah tekrar iş başı yapıyoruz” dedi.Köyde kardeşi ve arkadaşları ile kaldıklarını söyleyen Hayatullah Güngör ise saatlerce karın içinde dondurucu soğukta hayvanlarıyla ilgilendiğini belirterek, “Gördüğünüz gibi zor şartlarda hayvancılık yapıyoruz. Bu sene kar erken yağdı. Biz burada kalıyoruz, gece arkadaşlarla kalıyoruz. Yem ve samandan tasarruf etmek için kışın bu aylarında buradayız. Doğuma yakın hayvanları mezardan köye getiriyoruz. Günümüzü karla mücadele ederek geçiriyoruz. Soğukla mücadele ediyoruz. Soğukla mücadele etmek için dağda hayvanların yanında ateş de yakıyoruz. Zor olsa da yine iyi tarafları var. Hayatımızdan memnunuz. Devam ediyoruz böyle” ifadelerini kullandı.
Besicilerden Yusuf Yılmaz ise, “Biz yayladayız, tek başımıza kalıyoruz burada. Sabahları erkenden kalkıp sobamızı dolduruyoruz, kahvaltımızı yapıyoruz. Sonra hayvanlarımızı bırakıyoruz. Götürüp meşe dallarını veriyoruz, meşe yapraklarını veriyoruz. Akşamleyin eve dönerken bir yaşındaki hayvanlarımı ayırıp saman arpa veriyorum. Onlar saman arpa yedikten sonra gelip sobamızı dolduruyoruz. Akşam yemeği hazırlıyoruz. Böyle geçiyor günümüz” şeklinde konuştu.

Yorum yapın