Kartalkaya otel yangını: Felaketler toplum psikolojisini nasıl etkiler?

21 Ocak’ta Bolu Kartalkaya Kayak Merkezi’nde gerçekleşen yangın faciası, 77 canın yitip gitmesine neden oldu. İhmaller zinciriyle birlikte gelen facia Türkiye’yi yasa boğarken; Klinik Psikolog ve Psikoterapist Dr. Yasemin Meriç Kazdal, felaketin toplum psikolojisi üzerinde yaratacağı olası sonuçları ntv.com.tr okurları için kaleme aldı.

Artık günümüzde bireysel patolojilerden çokça bahsediliyor. Birçok tanı, tedavi yöntemi, öneriler veriliyor. Ancak bunların yanında kaçamayacağımız, bireyin kontrolü dışında bir gerçek var: Toplumun Patolojisi.
Toplumdaki adaletsizlikler, savaşlar, afetler, yoksulluklar, çaresizlikler; insana ve topluma acı veriyor… Ayrı ayrı bireylerin sağlığını etkilediği gibi kolektif bir patolojiyi de gösteriyor. Seanslara gelen danışanlara tanı koymadan önce, bireyin geçmişi değerlendirildiği gibi yaşadığı coğrafyanın koşullarının da değerlendirilmesinin ne kadar önemli olduğunu ortaya koyuyor.Bireyler depresyon, anksiyete bozuklukları, stres bozuklukları yaşamamak için ne kadar çaba gösterirse göstersin bazen kendi kontrolü dışındaki olayların ve durumların ortasında kendini depresyonda, anksiyete atağında, stresli bir şekilde bulabiliyor. Özellikle bizim toplumuzda duygu durum bozukluklarını yalnızca bireye indirgemek doğru değil. Her gün aklımızla açıklamanın zor olduğu olaylar ve bilinen gerçeklerle toplum olarak büyük bir huzursuzluk hissediyoruz. Güvensizlik, değersizlik, yetersizlik, çaresizlik, korku, yas karanlığı…Ülkemizi derinden sarsan Kartalkaya otel yangınında içlerinde çocukların ve ailelerin bulunduğu yürek burkan anlar, 77 can kaybı ve yaralılarıyla hepimizi yasa boğdu. Sadece üzgün değiliz aynı zamanda kızgınız. İhmallere, alınmamış önlemlere, canın değersizleştirilmesine karşı öfkeliyiz. Yangınla birlikte kalplerimiz de yanıyor ve kanıyor.
Bu acı olay ne yazık ki toplum olarak aşina olduğumuz travma, toplumsal travma ve ikincil travmanın etkileriyle yeniden yüzleşmemize neden oldu.Travma, bireylerin yaşamsal tehdit algısı yaşamasına neden olan olaylara verilen psikolojik ve fizyolojik bir tepkidir. Olaylar değil, olaylara verilen duygusal tepkileri travma olarak tanımlamak gerekir. Yangın, deprem, kazalar, saldırılar gibi beklenmedik ve yoğun duygusal olaylar; bireylerde derin etkiler bırakabilir. Travmanın etkileri; olayın niteliğine, bireyin kişisel dayanıklılığına ve sosyal destek sistemine bağlı olarak değişiklik gösterebilir.
Toplumsal travma; sayıca fazla, bir grup insanın benzer bir olaydan etkilenmesiyle ortaya çıkar. Yangın gibi büyük felaketler; toplumun genelinde korku, güvensizlik ve yas gibi ortak duyguları tetikleyebilir. Bu durumlarda, bireysel yas süreçleri toplumsal bir çerçeveye oturur ve toplumsal dayanışma ihtiyacı daha da belirgin hale gelir.
İkincil travma; yangın gibi travmatik yaşantıların doğrudan tanığı olmayan ancak haberlerden veya tanıklıklardan olayı öğrenen bireylerin travmatize olmasına denir. Yardım ekipleri, gazeteciler, hatta aile fertleri bile bu tür bir etkilenme yaşayabilir. Bu kişilerde kaygı, uyku bozuklukları ve yoğun bir empati yorgunluğu gözlenebilir.Olayı tekrar tekrar flashbackler olarak hatırlama veya Kabuslar
Aşırı irkilme tepkileri
Yoğun korku, kaygı ve huzursuzluk
Uyku sorunları (Aşırı uyanıklık, uykuya dalmakta ve sürdürmekte zorluk) ve yorgunluk
Kendini veya başkalarını suçlama
Topluma, kendine, hayata karşı negatif tutumlar: İlgisizlik, agresiflik, saldırganlık
Sosyal geri çekilme/ izolasyon

 Böylesi büyük bir felaketten sonra bireylerin ve toplulukların beraberce iyileşebilmesi önemlidir.DUYGULARI KABUL ETMEK
Korku, üzüntü, öfke gibi yoğun duyguları yaşamak bu süreçte normaldir. Bu duyguları bastırmak, inkar etmek yas sürecinin başında olağandır ancak kabulü seçmek, iyileşmenin ilk adımıdır.
HABER TÜKETİMİNE DİKKAT ETMEK
Yangın gibi olaylarla ilgili özellikle video, fotoğraf içen yoğun haber tüketimi kaygıyı arttırabilir. Doğru kaynaklardan, sınırlı ve yeterli miktarda bilgi edinmek faydalıdır.
RUTİNLERE DÖNMEK
Gündelik hayata dönmek, bireyin yeniden güven ve kontrol hissi kazanmasını sağlar. Çocuklar için bu, okula devam etmek ya da oyun saatlerini yeniden başlatmak olabilir.
KENDİ KENDİNE YARDIM TEKNİKLERİNDEN YARARLANMAK
Nefes egzersizleri, mindfulness uygulamaları ve gevşeme teknikleri, yoğun duyguları yatıştırmak için etkili yöntemlerdir.
TOPLUMSAL DAYANIŞMA
Toplum olarak birlik duygusunun güçlenmesi, yas ve travmayla başa çıkma süreçlerini kolaylaştırır. Yardımlaşma kampanyaları, anma etkinlikleri ve topluluk toplantıları bu dayanışmanın örneklerindendir.
PSİKOLOJİK DESTEK ALMAK
Travma yaşayan bireylerin profesyonel destek alması son derece önemlidir. Bireysel terapiler, grup terapileri ve kriz müdahale ekipleri bu noktada kritik bir rol oynar.Çocuklar bu tür felaketlerde en hassas gruplar arasındadır. Ebeveynler ve bakım verenler çocukları desteklemek için:

Onların sorularına yaşlarına uygun bir dille yanıt vermeyi,
Duygularını ifade etmeleri için cesaretlendirmeyi,
Onlara güvende oldukları hissini aşılamayı,
Mümkünse profesyonel bir destek almalarını sağlamayı önceliklendirmelidir.

Büyük bir felaketin ardından hem bireysel hem toplumsal iyileşme süreçleri zamana ve sabra ihtiyaç duyar. Ancak dayanışma, destek ve anlayışla, duygularımızı kabul ederek, travmanın izlerini silemesek de etkilerini en aza indirebiliriz. Hepimizin başı sağ olsun.

Yorum yapın