İnsanlar gelecekte nasıl görünecek? Daha uzun mu olacağız, tırnaklarımız daha kısa mı olacak ve saçlarımız daha mı az olacak? Bu alanda uzman olan Aarhus Üniversitesi Biyoenformatik Araştırma Merkezi’nden Doçent Thomas Mailund, insanların 1 milyon yıl sonra nasıl görüneceği sorularına ilişkin görüşlerini paylaştı.
İnsan evrimi, milyonlarca yıl boyunca çevresel, genetik ve sosyal faktörlerin etkisiyle şekillenmiş karmaşık bir süreç. Peki, bir milyon yıl sonra insanlık nasıl görünecek? Bu sorunun yanıtı, hem bilim insanları hem de geleceğe dair spekülasyonlara ilgi duyanlar için büyük bir merak konusu. Danimarkalı genetikçi ve evrim biyoloğu Thomas Mailund, insan evriminin geleceği üzerine ilgi çekici değerlendirmelerde bulunuyor.Mailund’a göre, insanın fiziksel – zihinsel yapısı, teknolojik gelişmeler, çevresel değişiklikler ve genetik müdahalelerden büyük ölçüde etkilenebilir. “Bir milyon yıl gibi uzun bir sürede, doğa koşullarından çok, teknolojik yeniliklerin insan evriminde belirleyici rol oynayacağını düşünüyorum,” diyen Mailund, gelecekteki insanın fiziksel görünümünden, zihinsel kapasitesine kadar pek çok farklılık gösterebileceğini ifade ediyor.Mailund’a göre, insan beyninin büyüklüğü ve işlevselliği evrimsel sürecin en önemli odak noktalarından biri olmaya devam edecek. Ancak bu değişim, doğal seçilimden çok teknolojiyle bağlantılı olabilir. “Bir milyon yıl sonra, insanların doğrudan beynine bağlanabilen yapay zeka implantları yaygın olabilir. Zihinsel kapasitemizi artırmak için biyoteknolojik çözümler geliştirmiş olacağız,” diyor Mailund. Bu durum, insan zekasında ciddi bir sıçrama yaratabilir ve bireyler arasındaki zihinsel farklılıkları azaltabilir.Mailund’un dikkat çektiği bir diğer konu, insanların çevresel koşullara adapte olma kapasitesidir. “İklim değişikliği ve teknolojik çevrelerde yaşama gibi faktörler, insanların cilt renginden, göz yapısına kadar pek çok fiziksel özelliğini değiştirebilir. Belki de daha geniş gözler ve daha dayanıklı bir cilt yapısı evrimleşir.” diyor. Özellikle dijital ekranlara maruz kalma ve azalan doğal ışık, görme yeteneğimizin farklılaşmasına neden olabilir.Mailund’un en çarpıcı öngörüsü ise tasarlanmış bebekler (designer babies) ile ilgili. Bilim insanları bir embriyonun genlerini değiştirecek teknolojiye sahip ancak bu tartışmalı bir konu ve kimse gelecekte buna dair ne olacağından emin değil. Ancak Mailund’a göre, doğal evrim sürecinin yerini genetik mühendislik ve biyoteknolojiye bırakabileceği. Mailund,, “İnsanlar, bir milyon yıl beklemek yerine, kendi evrimlerini hızlandırmak isteyebilir. Gen düzenleme teknikleri sayesinde, genetik hastalıkların tamamen ortadan kaldırılması veya belirli özelliklerin geliştirilmesi mümkün hale gelecek,” diye belirtiyor.Ancak bu tür teknolojilerin etik boyutuna dikkat çeken Mailund, “Evrim, sadece fiziksel ya da zihinsel gelişim değil, aynı zamanda kültürel ve ahlaki bir süreçtir. Teknolojinin evrime müdahalesi, insan olmanın anlamını yeniden tanımlayabilir,” uyarısında bulunuyor.Mailund’un en çarpıcı öngörüsü ise tasarlanmış bebekler (designer babies) ile ilgili. Bilim insanları bir embriyonun genlerini değiştirecek teknolojiye sahip ancak bu tartışmalı bir konu ve kimse gelecekte buna dair ne olacağından emin değil. Ancak Mailund’a göre, doğal evrim sürecinin yerini genetik mühendislik ve biyoteknolojiye bırakabileceği. Mailund,, “İnsanlar, bir milyon yıl beklemek yerine, kendi evrimlerini hızlandırmak isteyebilir. Gen düzenleme teknikleri sayesinde, genetik hastalıkların tamamen ortadan kaldırılması veya belirli özelliklerin geliştirilmesi mümkün hale gelecek,” diye belirtiyor.Ancak bu tür teknolojilerin etik boyutuna dikkat çeken Mailund, “Evrim, sadece fiziksel ya da zihinsel gelişim değil, aynı zamanda kültürel ve ahlaki bir süreçtir. Teknolojinin evrime müdahalesi, insan olmanın anlamını yeniden tanımlayabilir,” uyarısında bulunuyor.